Ev sahipleri için kira artışı konusu, özellikle yüzde 25 zam sınırını yeterli bulmayanlar arasında gündemde. Son iki yılda kira tespit davalarında artış yaşanırken, beş yıldan eski kiracılara yönelik açılabilen bu davalarda belirli bir zaman sınırlaması bulunuyor. Ancak ev sahipleri, son aylarda kira uyarlama taleplerine yöneliyor. Uyarlama davasında zaman kriteri olmaması, ev sahiplerini 1-2 yıllık kiracıları için kira bedelini gözden geçirmeye itiyor.

Uyarlama Davasının Artan Talebi

Kira tespit davalarının beş yıllık sınırlamasına dikkat çeken hukukçular, son dönemde uyarlama davası talebinde büyük bir artış yaşandığını vurguluyor. Özellikle ev sahipleri, kira bedelinin düşük kaldığını düşündüklerinde, hemen kira tespit davası açmak yerine uyarlama davasına yöneliyorlar. Çünkü bu davada 5 yıllık bir süre kriteri bulunmuyor. Bu durum, ev sahiplerine 1-2 yıllık kiracıları için daha hızlı bir çözüm sunuyor.

Uyarlama Davasının Şartları

Uyarlama davasının, düşük kira bedeli için yeterli olmadığına dikkat çeken avukatlar, öngörülemeyen mağduriyetin ispatının şart olduğunu belirtiyorlar. Dava açmadan önce arabulucuya başvurulması gerektiğini hatırlatan uzmanlar, uzlaşma sağlanamazsa dava sürecinin başlayacağını ifade ediyorlar. Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi çerçevesinde, sözleşme sırasında taraflarca öngörülmeyen olağanüstü durumların uyarlama davası için gerekçe olabileceği üzerinde duran avukatlar, bu durumun ispatının önemli olduğunu vurguluyorlar.

Örneklerle Uyarlama Davası

Gayrimenkul hukuku uzmanı avukat Hikmet Güngör, son aylarda öne çıkan örneklerle ilgili açıklamalarda bulunuyor. Kira bedeli yüzde 25 zam yapılsa da gerçek kira bedelinin düşük kaldığını gören ev sahiplerinin kira tespit davası açtığını ifade eden Güngör, bu durumda 5 yıl şartı bulunsa da uyarlama davasının daha hızlı bir çözüm sunduğunu belirtiyor. Ancak uzmanlar, her uyarlama davasının kabul edilmeyeceğini, öngörülemeyen gerekçelerin ispatının gerektiğini hatırlatıyorlar.

Makasın Açıldığı Durumlar

Avukat Elvan Kakıcı Şimşek, birkaç yıllık kiralamalarda dahi ödenen kira bedeli ile gerçek kira değeri arasındaki makasın ciddi şekilde açılabileceğine dikkat çekiyor. Örnek olarak, kiracının ödediği 10 bin TL'nin güncel değerin 50 bin TL'nin üzerinde olduğunu belirten Şimşek, bu durumun olağanüstü bir durum olarak kabul edilebileceğini ifade ediyor. Özellikle Covid-19 pandemisi ve yüksek enflasyon gibi beklenmedik durumları gerekçe göstermenin uyarlama davası için önemli olduğunu belirten avukat, bu gibi durumların geçerli bir ispat olabileceğini söylüyor.

Ancak bu davaların kabul edilmesi için öngörülemeyen gerekçelerin ispatı gerektiği unutulmamalıdır. Uzmanlara göre, her durum kira tespit davası için uygun olmayabilir, ancak uyarlama davası ev sahiplerine daha hızlı ve esnek bir çözüm sunabilir.