Lima’nın merkezinde bulunan Rimac Nehri, aniden kıpkırmızı bir renge bürünerek endişe verici bir durumu ortaya çıkardı. Bu olay, Trujillo Köprüsü ile Chabuca Granda caddesi arasında Salı günü yaşandı ve hızla sosyal medyada yayıldı.
Çevre uzmanı Maria Angelica Villasante, bu durumun “lanet” olduğu yönündeki söylentileri yalanladı ve renk değişiminin sanayi tesislerinden kaynaklanan kirlilikten kaynaklandığını belirtti. Bölgede fajansliyet gösteren 30’dan fazla maden işletmesi ve 500’ü aşkın drenaj borusunun nehre atıklarını bırakması, kırmızı renklenmenin sebebini oluşturuyor. Uzmanlar, bu durumun maden atıklarından kaynaklandığını düşünüyor.
Yerel su tedarikçisi Sedapal, su arıtma tesislerinin normal şekilde çalıştığını ve içme suyunun güvenli olduğunu belirtti. Ulusal Su İdaresi ise olay yerinden örnekler alarak inceleme başlattı ve herhangi bir sorun tespit edilmesi durumunda müdahale edileceğini açıkladı.
Rimac Nehri, Lima’nın en önemli su kaynağı olup kenti ikiye bölmektedir. Benzer bir durum geçen ay Avustralya’nın Sidney kentinde de yaşanmış ve deniz suyu kırmızıya dönmüştü. Bu tür olaylar, çevresel kirliliğin etkilerinin ne kadar ciddi olabileceğini göstermektedir.
Tüm bu gelişmeler, çevre konusundaki duyarlılığın artması gerekliliğini bir kez daha vurgulamaktadır. Nehirlerin ve doğal su kaynaklarının korunması, sadece insan sağlığı açısından değil, aynı zamanda ekosistemlerin devamlılığı açısından da son derece önemlidir. Bu tür olaylar, çevre politikalarının daha etkin bir şekilde uygulanması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, Rimac Nehri’ndeki kırmızı renklenme olayı, çevre kirliliğinin yarattığı ciddi sonuçlara bir örnektir. Yetkililerin bu konuda gerekli adımları atarak çözüm bulmaları ve benzer durumların tekrarlanmasını engellemeleri gerekmektedir. Toplum olarak, çevreye verdiğimiz zararları en aza indirmek ve doğal kaynakları koruyarak gelecek nesillere temiz bir çevre bırakmak için daha duyarlı olmalıyız.