Aort kapak yetmezliği (AKY), kalbin sol ventrikülünden çıkan kanın aortaya doğru geçtikten sonra, diyastol esnasında geri kaçmasına neden olan ciddi bir kalp kapak hastalığıdır. Bu durum, aort kapağının tam kapanamaması sonucu meydana gelir. Aort kapak yetmezliği, kalbin iş yükünü artırarak zamanla yapısal ve fonksiyonel bozulmalara yol açar. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte çok sayıda komplikasyon gelişebilir. Bu yazıda, aort kapak yetmezliğinin fizyopatolojisi kısaca özetlendikten sonra hastalığa bağlı olarak gelişebilecek başlıca komplikasyonlar ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
Aort Kapak Yetmezliğinin Fizyopatolojisi
Aort kapak yetmezliği genellikle dejeneratif, romatizmal, konjenital ya da enfeksiyöz nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Kapağın tam olarak kapanamaması durumunda diyastol sırasında aorttan sol ventriküle doğru kan geri kaçar. Bu regürjitasyon sonucu sol ventrikül hacim yüküyle karşılaşır. Kompansatuar olarak sol ventrikül genişler ve hipertrofi gelişir. Zamanla bu adaptasyonlar yetersiz hale gelir ve ventriküler disfonksiyon, kalp yetersizliği gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkar.
Aort Kapak Yetmezliğine Bağlı Komplikasyonlar
1. Sol Ventrikül Disfonksiyonu ve Kalp Yetmezliği
AKY’nin en yaygın ve ciddi komplikasyonlarından biri konjestif kalp yetmezliğidir. Sürekli artan volüm yükü, sol ventrikülde dilatasyon ve sistolik disfonksiyona yol açar. Bu durumda kalp, vücuda yeterli kan pompalayamaz. Kalp yetmezliği semptomları olarak; nefes darlığı, ortopne, paroksismal noktürnal dispne ve egzersiz intoleransı görülür.
Zamanla, kalbin telafi edici mekanizmaları yetersiz hale gelir ve eğer cerrahi tedavi (örneğin aort kapak replasmanı) gecikirse, geri dönüşümsüz ventriküler disfonksiyon gelişebilir.
2. Pulmoner Hipertansiyon
İleri evrelerde, sol kalp yetersizliğine bağlı olarak pulmoner konjesyon ve akciğer kapiller basıncında artış meydana gelir. Bu durum, uzun vadede pulmoner hipertansiyon gelişimine neden olabilir. Pulmoner hipertansiyon, sağ ventriküle artmış basınç yükü bindirir ve sağ kalp yetmezliğini tetikleyebilir. Bu durum, hastalığın prognozunu belirgin şekilde kötüleştirir.
3. Atriyal Fibrilasyon (AF)
Aort yetmezliği, zamanla sol atriyumda basınç artışına ve dilatasyona neden olabilir. Bu yapısal değişiklikler, atriyal fibrilasyon gibi aritmilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Atriyal fibrilasyon varlığında kardiyak debi azalabilir ve embolik komplikasyon riski (özellikle iskemik inme) belirgin şekilde artar.
4. Endokardit Riski
Aort kapak yetmezliği olan hastalarda infektif endokardit riski artmıştır. Özellikle protez kapak taşıyanlar ve geçirilmiş endokardit öyküsü olanlar yüksek risk altındadır. Endokardit gelişimi, kapakta perforasyon, vejetasyon ve ani kapak disfonksiyonuna neden olabilir. Bu durum ani kalp yetmezliği ve embolik olaylara yol açarak hayatı tehdit edebilir.
5. Ani Kardiyak Ölüm
Aort kapak yetmezliği zamanla ciddi ventrikül disfonksiyonu, ciddi aritmiler ve miyokard iskemisine yol açabilir. Bu da ani kardiyak ölüm riskini artırır. Özellikle semptomatik hastalarda, tedavisiz bırakıldığında ani ölüm oranları yüksektir. Ventriküler taşikardi ve ventriküler fibrilasyon gibi ölümcül aritmiler en sık nedenlerdendir.
6. Miyokard İskemisi
Aort kapak yetmezliğinde sol ventrikül duvarı kalınlaştıkça ve diyastolik basınç arttıkça, koroner perfüzyon bozulabilir. Özellikle diyastoldeki aortik basıncın azalması, koroner arterlere gelen kan akımını azaltır. Bu da miyokard iskemisine ve angina benzeri göğüs ağrısına yol açabilir. Önemli olan nokta, bu iskeminin koroner arter hastalığı olmaksızın gelişebilmesidir.
7. Sol Ventrikül Anevrizması
Uzun süreli volüm yüküne maruz kalan ve zamanla genişleyen sol ventrikülde duvar zayıflayabilir. Bu da ventriküler anevrizma gelişimine neden olabilir. Anevrizma, kalbin pompalama yeteneğini daha da düşürürken, tromboemboli ve rüptür gibi riskler taşır.
8. Tromboembolik Komplikasyonlar
Özellikle atriyal fibrilasyon veya ventrikül anevrizması gibi durumlarda tromboembolik olaylar (inme, sistemik emboli) riski artar. Aort yetmezliği varlığında sol ventrikülde ya da atriyumda oluşan pıhtılar sistemik dolaşıma geçebilir. Bu nedenle antikoagülan tedavi, bazı durumlarda hayati önem taşır.
9. Multiorgan Yetmezliği
İleri derecede kalp yetmezliği geliştiğinde organ perfüzyonu bozulur. Beyin, böbrekler, karaciğer gibi hayati organlar yeterince oksijenlenemez. Bu da multiorgan yetmezliğine yol açabilir. Özellikle akut dekompanse kalp yetmezliğinde bu durum sık görülür ve mortalite oranı yüksektir.
Tanı ve Takipte Komplikasyonların İzlenmesi
Aort kapak yetmezliğine bağlı komplikasyonların erken tanınması ve izlenmesi, hastalığın yönetiminde hayati rol oynar. Ekokardiyografi, sol ventrikül fonksiyonunu ve kapak yapısını değerlendirmek için en önemli tanı aracıdır. Aynı zamanda ventrikül çapı, ejeksiyon fraksiyonu ve regürjitasyon şiddeti düzenli olarak takip edilmelidir.
Biyokimyasal testler, natriüretik peptid düzeyleri, göğüs röntgeni ve kardiyak manyetik rezonans görüntüleme gibi yöntemlerle de komplikasyonların tanısında yardımcı olur.
Tedavi Yaklaşımı ve Komplikasyonların Önlenmesi
Aort kapak yetmezliği tedavisinde esas hedef, sol ventrikül disfonksiyonunu ve yukarıda sayılan komplikasyonları önlemektir. Hafif ve asemptomatik hastalarda ilaç tedavisi (ACE inhibitörleri, beta blokerler vb.) ile takip yapılabilir. Ancak semptomatik ya da sol ventrikül fonksiyonu bozulan hastalarda cerrahi kapak replasmanı (AVR) en etkili tedavidir.
Cerrahi tedavi zamanlaması, komplikasyonların gelişimini önlemek açısından kritiktir. Özellikle ejeksiyon fraksiyonunun <50%’ye düşmesi ya da sol ventrikül çapının belirli eşikleri geçmesi durumunda cerrahi ertelenmemelidir.
Aort kapak yetmezliği, tedavi edilmediği takdirde çok sayıda ciddi komplikasyona yol açabilecek progresif bir hastalıktır. Sol ventrikül disfonksiyonu, kalp yetmezliği, aritmiler, infektif endokardit, pulmoner hipertansiyon ve ani ölüm gibi komplikasyonlar hastalığın seyrini kötüleştirir. Bu nedenle, hastaların düzenli takibi, zamanında tanı konulması ve uygun tedavi planlaması, komplikasyonların önlenmesi ve yaşam kalitesinin artırılması açısından hayati önem taşır.